04 Şubat 2021

Oktay Duran'ın Penceresinden Türkiye'nin Karton Ambalaj Sanayii

Elbette Türkiye’de karton ambalaj sanayicileri çok güzel işler
yapıyorlar. Her biri ayrı ayrı tebrike şayan. Her birinin önemli
ölçüde pazarları var, ödüller alıyorlar. Orta Doğu ve Kafkasya
ülkeleri bir yana Avrupa ve hatta Amerika’da çok önemli
markalara kutu üretiyorlar. Ancak karton ambalaj deyince
benim aklıma ilk olarak Oktay Duran, gelir. Neden derseniz alt
alta dört başlık yazarım. Duran Ofset, Bir matbaanın halka arzı
ve Duran Doğan birleşmesi, KASAD ve Duran Makina ile onun
Koenig & Bauer ortaklığı.
Tüm bu başlıklar Türkiye’nin karton ambalaj sanayiine pozitif
etkileri olmuş, gelişmeler, vakalar ve bu vakalarda peri
asasını elinde tutan kişi Rahmetli Ali Duran ve oğlu Sayın
Oktay Duran ve ailesi ve meslektaşları olmuştur. İnancım
böyle olunca ve Türkiye’nin ambalaj üretimine bakacağımız bir
sayı hazırlama işine de kolları sıvayınca elbette anlatacakları
olduğuna inandığım en önemli insan da Oktay Duran, oldu.
Oktay Bey anlattı, ben yazdım. Buyurun, iyi okumalar…
Kronolojiye sadık gidersek tabii ki Oktay Bey’in matbaaya ayak
basması yani Duran Ofset ile başlamak lazım. “Babamızın
matbaası olduğu için matbaaya sık giderdim,” diyor Oktay
Bey. Ancak kendisi başka iş kollarına yatırım yapmış okul
sonrası. Sene 1979. Malum sokak olayları, grev, lokavt,
sendikaların sebep olduğu olaylar Duran Ofset’i de rahatsız
edince Ali Duran, Oktay Bey’i matbaaya transfer ediyor. Duran
Ofset o dönem dergiden afişe, kutuya her şeyi basan bir
matbaa. Devamını Oktay Bey’in kelimeleri ile dinleyelim:
“Matbaaya geldiğimde baktım ki matbaada dergi basılıyor,
afiş basılıyor, karton basılıyor, her şeyi basıyoruz. Rahmetli
babama dedim ki -Ben bir gideyim yurtdışında ne yapıyor bu
adamlar, bu işi nasıl yapıyorlar, bir bakayım.
İtalya’ya gittim, Almanya’ya gittim ve gördüm ki takvimci
bile sadece takvim basıyor. Karton ambalajcı zaten ayrılmış,
başka bir iş basmıyor. Onun üzerine geldim ve dedim ki ben
bir karar vereceğim. Bunlardan birini seçeceğim ve o yolda
yürüyeceğim. Birkaç aylık bir çalışma sonucunda karar
verdik. Biz artık ambalajcı olacağız, dedik.”
Duran Ofset Halka Açılıyor
Duran Ofset 1991’de halka açılıyor ve ardından Doğan Matbaası
ile birleşerek bugünkü Duran Doğan şirketinin temeli atılıyor.
Ancak bu hadise de Türkiye’nin karton ambalaj sanayiine
yeni bir hava getiriyor. Daha doğrusu çığır açıyor. Bugün
bile birçok matbaanın birleşelim, güçlenelim sözleri sabun
köpüğü gibi ilk üfürükte patlarken otuz sene önce bu kararın
alınması apaçık bir Duran vizyonudur, derim. Yine bir baba
oğul konuşması aktaracağım. Oktay Bey şöyle anlatıyor:
“Rahmetli bana sorduydu. Halka açmak ne demek diye?
Halka açmak, yarın ailemizdeki ileriki jenerasyondan birileri
bu işi sevmez ise bu işe başka birileri sahip çıkar ve şirketi
devam ettirir, demektir. Babama senin zamanında kaç şirket
vardı, kaç tanesi kaldı diye sordum. – Çok haklısın, o kadar
üzülüyorum ki dedi; ‘Birçok şirket gitti, birçok matbaa gitti.’ O
zaman, dedim biz daha ileriye oynayalım. Bizim ailemizin ya
da bizim ailemizin daha az katılımı ya da bizim aileden hiç
kimsenin olmaması durumunda bile bu şirketin yürümesini
sağlayalım, dedim. Halka açılarak bunu başardık.”
Duran Doğan kuruluyor
“Akabinde yatırım yapıp büyümek yerine aynı konuda üretim
yapan bir başka matbaa ile birleşelim ve oradan bir sinerji
oluşturalım, dedik. Şöyle bir rakam vereyim: Doğan Matbaası,
Acemyan ailesi ile konuşmaya başladığımız zaman iki
şirkette toplam dört yüz otuz kişi çalışıyordu. İki şirketin ayrı
ayrı yatırımları vardı. Cirosu da on yedi ilâ on sekiz milyon
dolar civarındaydı. Bugün elli milyon dolara ulaşan bir ciro,
iki yüz seksen kişilik istihdam ile dünyaya açılmış, dünyanın
saygın ambalaj üreticilerinden birisiyiz. Bugün, Duran-Doğan
Avrupa’nın, Amerika’nın birçok premium markalarına ambalaj
E
M. AKİF TATLISU
Oktay Duran
Türkiye’nin Karton
Ambalaj Sanayii
Türkiye’nin karton ambalaj sanayii hızla büyüyor ve
hızla ileriye doğru koşuyor. Tüm ambalaj türleri göz
önüne alındığında karton ambalajdaki pırıltımız en fazla
göz kamaştırıcı olanı. Üstelik küresel pazarlarda da
sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi kaygıları ile karton
ambalaj, en ciddi rakibi olan plastik ve esnek ambalaja
galebe çalıyor hatta bir iddiaya göre pazar alıyor.
OKTAY DURAN’IN PENCERESİNDEN
35 ŞUBAT | FEBRUARY | 2021
üreten bir şirket haline geldi. Tabii kültürlerin birleşiminden
de bir sinerji çıktı. Acemyan ailesi daha çok baskı konusunda
kendini geliştirmiş bir aileydi ki halen öyle. Baskıyı çok iyi bilen
insanlar. Hem kendileri hem de ustaları. Bizim aile daha çok
inovatif tarafında yani iş geliştirmede etkindik. İkisi birleşince
bir de Dikran Bey ile Alican Bey bir araya gelince çok güzel
bir sinerji çıktı ortaya ve bundan dolayı çok da mutluyum.”
Aynı Yıl KASAD kuruluyor
Sene yine 1991. Oktay Bey’in sürekli yenilik peşinde koşası
var. Halen de öyle. Hep biraz daha önden giden bir zihin.
Sebebinin ne olduğunu açıklamayı da röportajın en sonuna
sakladı Oktay Bey. Okudukça öğreneceğiz. Avrupa’daki
meslekî yapılanmaları tetkik eden Oktay Bey, fark ediyor ki biz
matbaacıları bir araya toplayan dernekler kuruyoruz, Avrupa
ülkeleri ise sektörleri birbirinden ayırarak bir araya getiren
birlikler kuruyor. Bunu gören Oktay Bey, fikrini meslektaşları
ile paylaşıyor ve 1991’de şirketler arası rekabeti arkada
bırakarak karton ambalaj sanayiini güçlendirmek için bir araya
geliyorlar ve Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği kuruluyor.
Bunun endüstriye katkısını şöyle anlatıyor Oktay Bey:
“Meslektaşlarıma bu konuyu açtığımda hepsi çok iyi
karşıladılar. Dedim ki biz kapıları kapatıp toplantıya
başladığımız anda bu kapılar arkasında rekabet
konuşulmayacak. Çünkü rekabeti konuşmaya başlayınca
gündemin ikinci maddesine bir türlü geçilemiyor. Bir müddet
sonra da üyeler birbirinin yüzüne bakamaz hale geliyor.
Oysa 1991’de kurulduğundan bu yana ayda bir toplantı yapan
KASAD üyeleri birbirinin yüzüne bakabilirler. Bu toplantılar
sebebiyle ayda bir kez karşılaşacaklarını bildikleri için
meslekî etik kaygısı taşırlar. Rekabet konuşmuyorsak ortak
konularımız neydi, konuştuğumuz? Hammadde tedariki,
eğitim, ihracat, teşvikler. Bütün bunları tek tek konuşmaya
başladık; çok da faydasını gördük. O günün Duran Ofset’i
piyasanın en büyüklerinden bir tanesiydi. Piyasanın hacmi
ise aşağı yukarı 130 - 140 bin ton civarındaydı. Bugün piyasa
hacmi 600 bin tonlara ulaştı. Hem biz bilgilerimizi paylaştık.
Hem de herkesin bilgilerini paylaşmasını sağladık. 600 bin
tona geldikten sonra bile biz Duran Doğan olarak halen
en büyüklerden bir tanesiyiz. Bu da paylaşılan bilginin bir
eksikliğe değil, katma değer yaratmaya katkısı olduğunun
ispatıdır. KASAD bunun en güzel örneğini verdi.”
Duran Makina’nın sektöre katkısı
Okuyucuların büyük kısmı bilir. Duran Makina, Duran Ofset için
üretilen üç makinanın diğer karton kutu üreticilerinden gelen
talep ile daha fazla üretilmesi amacıyla kuruldu. Bu dergide
defalarca yazdık. Dünyanın iki numaralı markası oluşu ve
sonunda Koenig & Bauer ortaklığı ile hem ülkenin ihracatına
çok büyük destek vermiştir hem de Türk ambalaj sanayiinin
gelişimine. Oktay Bey, “İnovasyona olan bağlılığımız Duran
Makina’nın kuruluşunda da ön plana çıktı,” diyor ve ekliyor:
“Biz, Duran Ailesi olarak bir karar daha aldık, o zamanlar. Zaten
var olan kutulara talip olmak yerine içindeki ürün için bir kutu
tasarlamayı hedefledik. Ben diyorum ki bir marka sahibi bir
kutuyu matbaacıya getirip buna fiyat ver dediğinde eminim
ki matbaa o işten para kazanamaz. Çünkü o kutu o masaya
gelene kadar kaç tane rekabet geçirmiştir, kaç matbaayı zora
sokmuştur, belki batırmıştır. Biz dedik ki kutunun içine konan
ürünü alacağız ve ona yeni bir ambalaj geliştireceğiz ve bu,
ambalaj kullanıcısına da bir avantaj sağlayacak.”
Durum böyle olunca bilinen standart kutuların dışına çıkmak
gerekiyor ve o kutuları yapıştırmak için de özel katlama
yapıştırma makineleri… Çünkü mevcut markalar ve onların
makineleri buna uygun değil. Kabiliyetlerinin artırılması lazım
ama onlar da bu özel makineleri üretmeye yanaşmamışlar.
Bu noktada bir baba oğul konuşması daha dinliyoruz:
“Ali Baba’ya dedik ki bize bu makineden bir tane yapar mısın?
Ne yapacaksın, dedi. Dedik ki değişik kutular yapacağız,
ne yapacağımızı da biliyoruz. Fakat mevcut makineler bu
kabiliyete sahip değil. Senin yapacağın makineye bir takım
ilaveler yapacağız ve onunla istediğimiz kutuları çekeceğiz.
Çok da başarılı oldu, ilk üç makine üç seneye yakın zamanda
ortaya çıktı. Bir KASAD toplantısında meslektaşlarım bu
makinelerden yapıyorsun, niye bize yapmıyorsun, dediler.
Öyle ya da böyle rakip sayılırız, benim için hiçbir mahzuru yok
ama ben ya da benim elemanım gelecek, sizin matbaanızın
kalbine, yatak odasına girecek. Orada makine montajı
yapılacak. Ne yaptığınızı göreceğiz. Cevaben sen bizimle bu
kadar bilgi paylaştıktan sonra biz senin ekibinin matbaaya
girmesinden niye çekinelim, mutlaka alırız senden makineyi,
dediler. Önce kendi sanayicimiz bu makineye sahip çıktı ve
başladık.”
Duran Makina ilk ihracatını 1995 senesinde Amerika’ya yapıyor.
2004 senesinde Heidelberg’in Jagenberg’i satın alıp kendi
markası ile üretime başlaması ile Jagenberg’in tüm Avrupa
Temsilcileri Duran Makina’nın etrafına toplanıyor ve böylelikle
Duran Makina için Avrupa pazarı da açılıyor. İki sene önce
2018 Kasım’ında yapılan açıklamayla Duran Makina, Koenig
& Bauer ortaklığı başlıyor ve küresel ambalaj pazarı Koenig
& Bauer Duran ismi ile ‘Duran’ ismine bir kez daha selam
çakıyor. “Koenig & Bauer ile önce pazarda nasıl beraber
hareket edebiliriz diye konuşurken şartlar bizi ortaklığa
kadar getirdi. Çok da mutluyuz ve daha da güzel devam
edeceğine inanıyorum,” diyen Oktay Bey, Duran Ofset’e girişi
ile günümüz arasındaki bu kırk yıllık sürede geldiğimiz noktayı
da değerlendirdi.
Kapasite, kalite ve ihracat
Türkiye karton ambalaj sanayiinin geçen yıllar içinde ulaştığı
kapasite rakamları yukarıda paylaşıldı. Artış takribi dört
katın biraz üzerinde. Kaliteye gelince: “Şu anda yurtdışında
üretilip de Türkiye’de üretilemeyecek ambalaj çok azdır. Çok
spesifik birkaç ürün varsa ancak o kadardır.” diyor Oktay Bey
ve ilave ediyor: “Her türlü ambalajı üretebiliyoruz ve kalite
36 ŞUBAT | FEBRUARY | 2021 çok yükseldi. Buna az da olsa bir katkıda bulunabiliyorsak
ne mutlu bize. Ambalajın geliştirilmesinde Duran Makina’nın
da matbaacılara çok büyük katkısı olmuştur. Biz herhangi
bir matbaaya makinemizi verip Allahaısmarladık, demedik. O
makineden en iyi verimi alabilmeleri, en inovatif yaklaşımlarda
bulunabilmeleri için de çok büyük çaba sarf ettik. Ben bu
işte bir rekabet görmüyorum. Paylaştıkça, pasta ile beraber
herkese düşen dilimin de büyüdüğünü söylemiştim zaten.”
İlk ihracatını 1980’de yapan Oktay Duran, bugün için de hedefi
dış pazarlar olarak gösteriyor:
“Yaptığım hiçbir işte pazarımı sadece Türkiye olarak görmem.
Dünya çapında bir şeyler satabileceksem varım o işte.
Ambalajda ihracata 1980’de başladım. Belki de Türkiye’nin bu
konudaki ilk ihracatçılarından birisiyimdir. O ihracat tecrübesi
bizi daha iyi, daha üst seviyede ihracatlar yapabilir hale
getirdi. Hem lojistik hem iletişim hem de kalite olarak. Biz
ülke olarak çok rahat Avrupa’nın ambalaj tedarikçisi olabiliriz.
Neyimiz eksik derseniz sadece inanmamız eksik. İnanıyorsak
yaparız. Çünkü o helvayı yapmak için her malzememiz var
elimizde.”
Ucuz ve hızlı üretim kutu mu yoksa premium kutular mı?
“Röportajın başında karton ambalajdan para kazanmanın
yolunun iki olduğunu söylemiştim: Birincisi herkesten hızlı
yapıp maliyetlerinizi aşağı çekerek kazanacaksınız ya da
ikincisi herkesin yapamadığını yapacaksınız. Biz ikincisini
seçtik ama birincisi de mümkün. Yapan yapabilir. Buna bir
de örnek verebilirim: Amazon’un sevkiyat zarfları vardır,
kartondan imal edilir, üzerinde sadece tek renk baskı vardır.
Avrupa’da Mayr Melnhof şirketine bir ziyaretimizde bunlardan
niye yapmıyorsunuz, dedim. Cevap, Çok ucuz şeyler bunlar,
bunlardan para kazanamayız, oldu. Ben bunu yapan makineyi
biliyorum. Bu ambalajları üretmek için karton makineden iki
kere geçirilerek sekiz bin süratle çalışıyor. Ben sana on altı
bin hızla çalışanı vereceğim ve tek geçişte yapacaksın. Yani
üretimi dörde katlayacaksın. Kim seninle maliyet konusunda
rekabet edebilecek dedim. Şimdi bir yana Mayr Melnhof’u,
diğer tarafa tek renk baskılı bir ambalajı koyun. Hiç onlara
uygun değil. Ama o işe bizim makine ile girdiler ve yıllık
kapasite kullanımları şu anda 20 bin tonun üzerinde. Bazen
pazarı kendiniz yaratırsınız. Ama unutmayın kaliteye ulaşınca
bütün dünyanın kapıları size açık.”
Sona saklanan mesaj
Kaliteye ulaşınca dünyanın bütün kapıları açık sözü
hasbelkader söylenmiş bir söz değil. Oktay Bey bugün pilates
ekipmanları da üretiyor. Şu anda 65 ülkeye ihracat yapıyor bu
konuda ve son üç yıldır tüm dünyada en iyi pilates ekipmanı
seçiliyorlar. Elbette bunun altında da inovatif bir zihin var.
Peki, yazının tam göbeğinde bahsettiğimiz bu inovatif zihni
otaya çıkaran nedir? sorusunun cevabına gelelim öyleyse.
Şöyle anlatıyor Oktay Bey: “Tüm bunları desteklemek için
söyleyeyim, ben çağdaş sanatla da uğraşıyorum. Çünkü
inovasyon, kreasyon dediğin zaman bunların başlangıç
noktası çağdaş sanattır. Buradan hareketle, mühendislik
hizmetleri çağdaş sanatın yarattıklarını üretilebilir hale getirir.
Uzun bir konu ama özetle şöyle söyleyeyim: Çağdaş sanat,
sanayinin önünü açan en önemli faktördür. Çağdaş sanatın
içindeysen yenilikler senin için de mümkün, yoksa daha fazla
koşman gerekir.”
Kilometre taşı olarak birçok şey sayabilirsiniz. Yeni bir
teknoloji, yeni bir fikir, yeni baskı altı malzemesi, yeni birçok
şey... Ama ben haberin giriş paragrafında yazdığımı tekrar
edeceğim. Benim için Türk Karton Ambalaj Sanayii deyince
aklıma Oktay Duran, gelir. Duran ailesine ve Oktay Bey’e
inovasyon inançlarının hikâyesi olan tüm bu anlatılanlar ve
sektöre kazandırdıkları için bir kez daha teşekkür ederim.
“Matbaacılık aşık olunacak ve vazgeçilmeyecek bir iştir. Ancak,
itiraf edeyim ki, bir ekonomist olarak ben bu işi sevmedim.
Sevmedim demek yapmam demek değil. En iyisini de yaptık
bugüne kadar; elimizden geldiği kadarıyla. Ama hep böyle
ucu ucuna koşuşturduğum bir iş oldu matbaacılık. Niye dersen
şimdi profesyonel anlamda bir bakalım:
Ben bir iş yapmak istiyorum ama yatırımı çok fazla olmasın.
Ama matbaacılık öyle değil, yatırımı fazla.
Yatırımı fazla ise bari emek yoğun olmasın. Hayır. Emek yoğun
bir iş.
Emek yoğunsa da bari kalifiye eleman ihtiyacım olmasın.
Hayır. Kalifiye elemanlar lazım.
Her şey bu kadar yüksekse ve yoğunsa bari iyi para kazanayım.
Hayır. Bunda da karton piyasası ile müşteri arasında sıkışmış
kalmış durumdayız.
O zaman ne yapacaksın? Ya herkesin yaptığından daha
çabuk, daha seri üreteceksin ve ucuzluğu sağlayacaksın.
Ya da herkesin yapamadığı, ulaşamadığı ya da uzun zaman
ulaşamayacağı bir yol bulacaksınız kendinize. Ben de genelde
işlerin inovatif tarafındayımdır, bilirsiniz. Daima nasıl bir
yenilik yapabilirim, üzerine yenisini nasıl koyabilirim? Hep
bunun üzerine uğraşıyorum. Matbaacılıkta da bunu yapmaya
çalışıyorum.